Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı’yla birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı. (Yu. 1:1)
Mesih’in hayatı üzerinden tarihsel sırayla giderek bir keder yolculuğu yaptığımız için bebek İsa’yla başlayacağımızı düşünmüş olabilirsiniz. Ancak bunun yerine, başlangıcın da öncesiyle, yani sonsuz geçmişteki Yaratıcı Mesih’le başlıyoruz.
Başlangıçta Söz Tanrı’yla birlikteydi. Bu ifade, Oğul Tanrı’nın arada sırada Baba Tanrı’yla zaman geçirdiği anlamına gelmiyor. Hayır. Grekçe geçmiş zamanda kullanılan idi ifadesi, Baba’yla Oğul’un daima kesintisiz bir paydaşlığı olduğu anlamına gelmektedir. Ayrıca Grekçedeki ile bağlacı, yüz yüze, can cana, yakın bir beraberliği resmeder. Eğer öncesizliğe
yolculuk yaparsak, hangi noktaya varırsak varalım, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un mükemmel, sevinç dolu bir ilişki içinde olduğunu görürüz.
Bunun bizim kederimizle ne gibi bir ilgisi olabilir? İsa bizimle yeniden ilişki kurabilmek için bütün bunları, yani o mükemmel, sevinç dolu, kesintisiz paydaşlığı bıraktı. “Söz insan olup aramızda yaşadı” (Yu. 1:14). Sonsuz Tanrı, sınırlı, günaha düşmüş yaratılışıyla aynı çadıra girdi.
Keder mi dediniz?
Kayıp mı dediniz! İsa, Babası’yla sonsuzluk boyunca yüz yüze olan paydaşlığı kaybetmeyi seçti, öyle ki yarattıkları tarafından reddedilmeye dayanabilsin. Keder mi dediniz! “Kendi yurduna geldi, ama kendi halkı O’nu kabul etmedi” (Yu. 1:11).
İbraniler 2:14-15 ve 17, İsa’nın neden bu kayba ve kedere dayandığını açıklıyor: “Bu çocuklar etten ve kandan oldukları için İsa, ölüm gücüne sahip olanı, yani İblis’i, ölüm aracılığıyla etkisiz kılmak üzere onlarla aynı insan yapısını aldı. Bunu, ölüm korkusu yüzünden yaşamları boyunca köle olanların hepsini özgür kılmak için yaptı… Bunun için her yönden
kardeşlerine benzemesi gerekiyordu. Öyle ki, Tanrı’ya hizmetinde merhametli ve sadık bir Başkâhin olup halkın günahlarını bağışlatabilsin.”
İsa bunu bizimle özdeşleşebilmek, ölümü ve Şeytan’ı mahvetmek ve bizi ölüm korkusundan özgür kılmak için yaptı. En büyük keder ölümdür. İsa yücelik tahtını bırakarak, her yönden bize benzeyerek günahlarımızı temizleyen ve bizi kederin kıskacından özgür kılan sadık ve merhametli Başkâhin oldu.
Yıllar önce keder hakkında ders verirken, topluluğumdaki insanlardan biri, bana dokunan bir söz paylaştı: Paylaşılan keder dayanılabilen kederdir. Asla tek başımıza acı çekmemiz gerekmiyor; birbirimizi teselli ve teşvik etmemiz gerekiyor.
Yuhanna 1 ve İbraniler 2, bize bunu öğretmek için birleşmektedir. Sonsuz olan Yaratıcı’yla paylaşılan keder sonsuz derecede dayanılabilen kederdir. İsa, İbrahim’in narin soyuna yardımcı olmak için insan bedeni almıştır. O, sizin ve benim gibi acı çeken ve ayartılanlara yardım etmek için insan bedeni almıştır. İsa Mesih her türlü kederin nihai nedenini mahvetmek için insan bedeni almıştır: Günah, Şeytan, ayrılık ve ölüm.
Düşünün: Paylaşılan keder dayanılabilen kederdir. Teselli ve teşvik için hangi insan dostlarınıza gideceksiniz? Asla tek başınıza kederlenmeniz gerekmiyor.
Düşünün: Sonsuz olan Yaratıcı’yla paylaşılan keder sonsuz derecede dayanılabilen kederdir. Bugün, kederinizi –Yaratıcı Mesih’e götürmek, O’nun tesellisine ve teşvikine yönelmek nasıl görünürdü?
Yazar: BOB KELLEMEN