“Kanım imanınızın sunusu ve hizmeti üzerine adak şarabı gibi dökülecek olsa da seviniyor, hepinizin sevincine katılıyorum.” (Filipililer 2:17)
Başka bir imanlının işi için –insanların imanı ve hizmeti uğruna bir sunu olarak dökülmek üzere– kendinizi sunmak ister misiniz? Yoksa şöyle mi diyorsunuz: “Şu anda bir sunu gibi dökülmek istemiyorum, Tanrı’nın bana nasıl hizmet etmem gerektiğini söylemesini de istemiyorum. Kendi sunağımı kendim seçmek istiyorum. Ve özel insanların beni görüp, ‘Aferin’ demesini istiyorum.”
Bir kahraman yerine konulduğunuzda Tanrı’nın hizmet yolunu izlemek bir şey, diğer insanların ayakları altında “kapı paspası” olmanızı isteyen Tanrı’nın sizin için işaretlediği yolları izlemek başka bir şeydir. Belki Tanrı’nın isteği size, “Yoksulluk çekmeyi de bilirim…” (Filipililer 4:12) diyebilmeyi öğretmektir. Bu şekilde sunulmayı ister misiniz? Kovanın dibindeki son damla olmaya, yani kendileri uğruna hizmet ettiğiniz kişilerin bile sizi hatırlamayacak kadar önemsiz görmesine hazır mısınız? Son damlasına kadar kullanılıp tükenerek sunulmaya ve dökülmeye – hizmet edilmeyi aramadan hizmet etmeye razı mısınız? Bazı imanlılar birer aziz tavırları takınmış bir haldeyken ayak işlerine el süremezler, çünkü bu tür hizmetlerin kendi saygınlıklarına yaraşmadığını düşünürler.
Yazar: OSWALD CHAMBERS
Bu makaleyi sesli olarak buradan dinleyebilirsiniz.