Bunu ihtiyacım olduğu için söylemiyorum. Çünkü ben her durumda eldekiyle yetinmeyi öğrendim. Yoksulluk çekmeyi de bilirim, bolluk içinde yaşamayı da. İster tok ister aç, ister bolluk ister ihtiyaç içinde olayım, her durumda, her koşulda yaşamanın sırrını öğrendim. Beni güçlendirenin aracılığıyla her şeyi yapabilirim. (Flp. 4:11–13)
Hoşnutsuzluk bizi insan korkusuna karşı savunmasız kılar. Susuzluktan ölmekte olan bir kişi, suyu öyle gözü dönmüş bir şekilde arzulayabilir ki, cankurtaran salından deniz suyunu içmek için eğilmeye dahi razı olur ama bu susuzluğunu gidermeyecektir. Aynı şekilde bir işte, ilişkide (ya da ilişki eksikliğinde), bir durumda ya da bir denemede hoşnutsuzluk ortaya çıktığında, beklemenin yarattığı hayal kırıklığı, bizi mutlu ve eksiksiz kılacağını düşündüğümüz insan övgüsünün ve takdirinin tuzlu suyuna muhtaç bırakır. Memnun olan kişiyse doyurucu olan şeyi beklemek amacıyla kolay, erişilebilir ve tatmin edici olmayan taklitleri reddetmek için iyi donanmıştır.
Jonathan Edwards yirmi dört yıl boyunca Northampton, Massachusetts’deki bir kilisede hizmet etti. Ancak 22 Haziran 1750 yılında, oradan kovuldu. Edwards’ın acılığa ve kendine acıma hislerine boğulmasını beklerdik. Ama öyle olmadı! Edwards’ın tepkisini kaydeden bir gözlemci şöyle dedi: “Şoku sarsılmadan karşıladı. Bütün hafta süresince onda hoşnutsuzluğun bir belirtisini bile görmedim. Mutluluğu düşmanlarının erişiminin ötesinde ve hazinesi de yalnızca gelecekte değil, aynı zamanda da şimdiki zamanda mevcut olan bir Tanrı adamı gibi görünüyordu. Öyle ki, insan
hayatının akla gelebilecek tüm illetlerinin dengesini bozuyor, hatta onun kovulduğunu görmeden rahat edemeyecek birçok insanı dahi hayrete düşürüyordu.”
Memnuniyet nedir?
Filipililer 4:11’e bakın. Memnuniyet durumlardan, koşullardan ya da etraftaki diğer etkenlerden bağımsız olarak eldekiyle yetinme halidir. Edwards, düşmanlarının erişiminin ötesinde olan bir mutluluk sergileyerek memnuniyetin güzel bir örneğini verdi. Kendi sevinciniz için siz de aynısını söyleyebilir misiniz?
Düşünün: Memnuniyeti tanımlamak kolay ama yaşantımızda devam ettirmek zordur. Memnuniyetimiz nasıl gelişebilir? Dikkat ederseniz, Pavlus 11. ayette eldekiyle yetinmeyi öğrendiğini söylüyor. Ne kadar teşvik edici! Elçi’nin dahi hoşnutsuz günleri olmuş ama Tanrı’nın yardımıyla memnun olmayı (bizim de yapabileceğimiz gibi) öğrenmişti. Peki ama sırrı neydi (bkz. 12. ayet)? İsa’ydı! Mesih aracılığıyla “her şeyi” yapabileceğimizi söylemek, iman yoluyla milyoner olabileceğim, sınavda en yüksek notu alabileceğim ya da NBA’ye katılabileceğim anlamına gelmiyor. Hayır – bu bağlama göre “her şey”, onu güçlendiren Mesih aracılığıyla ziyafet de çekse, açlık da çekse memnun olabileceği anlamına geliyor (bkz. 12. ayet). Bu güç, Mesih’in üstün değerini görmesiyle alevlenmiştir (Flp. 3:8-9). Dünya bizi işimizden, itibarımızdan ya da konforumuzdan edebilir ama eğer İsa’da tatmin buluyorsak, sevincimiz düşmanlarımızın erişiminin ötesindedir.
Harekete Geçin: Memnuniyet öğrendiğimiz bir şeyse, okuldan kaçmayalım. Tanrı, Pavlus’a yaptığı gibi, kendi sınıfında sıkıntılar okulunu kullanır. Denemeyle yüzleştiğinizde, Tanrı’nın sevgiyle dolu baba terbiyesinin altında bunalmamak, dersinizi almak ve olgunlaşmak için dua edin (bkz. İbr. 12:5-6).
Harekete Geçin: Mesih’in üstün değerini görmenin tek yolu, Tanrı’nın gözlerinizi açmasıdır. Kutsal Yazılar’ın sayfalarında Tanrı’ya bakarken, Musa’nın duasına katılın: “Sabah bizi sevginle doyur, ömrümüz boyunca sevinçle haykıralım” (Mez. 90:14).
Yazar: ZACH SCHLEGEL